Atsız'ın adsız sevgilisi, ilk aşk ve geleceğe dair...
- Ahmet Olcayer
- 27 Ara 2020
- 5 dakikada okunur

27.12.2020 Pazar
Gençliğini, davası yolunda harcamış bir adam: Hüseyin Nihal Atsız. Milli meseleler üzerine edebiyat ve tarih alanında yapmış olduğu araştırmalar ve çalışmalarla, bir döneme damgasını vurmuş fikir adamı, şair, romancı ve yazar.
Bu metni, onun fikri mücadelesinden bahsederek sıkıcı bir otobiyografiye dönüştürmek istemiyorum. Yazma sebebim, onun edebiyatının arka bahçesi ile ilgili. Şairin “Bozkurtlar Diriliyor” romanını okurken, Ay Hanımın yeşil gözleri dikkatimi çekti. Ay Hanımın yeşil gözleri, şairin Geri Gelen Mektup şiirini aklıma getirdi:
“Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse…”
Atsızın, Bozkurtlar Diriliyor romanındaki Ay Hanımın gözlerinin yeşil olması, Ruh Adam romanındaki Selim Pusat karakterinin genç aşkı Güntülü'nün yeşil gözlere sahip olması, onun edebiyatındaki magazin merakımı uyandırdı. Şairin dünyasına ışık veren bu yeşil gözler kime aitti? Büyük şairlerimizin hemen hepsinden biliyoruz ki, sanatlarında kadınların etkisi tesadüf değil!
“Yahya Kemal Nazım Hikmet Sezai Karakoç Cemal Süreya, Turgut Uyar, Edip Cansever Özdemir Asaf Attila İlhan
Ahmed Arif Ümit Yaşar Oğuzcan… “
Adı geçen tüm şairlerin şiirlerini okuduğumuzda, onlara ilham veren kadınların hemen hepsini tanıyoruz:
Celile Hanım, Piraye, Muazzez Akkaya, Tomris Uyar, Mevhibe Beyat, Maria Missakian, Leyla Erbil, Ayten.
Peki ya Hüseyin Nihal Atsız ve adsız sevgilisi yeşil gözlü kadın! (?)
…. Şairin “Ruh Adam” romanında, ordudan ihraç edilen Yüzbaşı Selim Pusatın hikayesi anlatılıyor. Yüzbaşı Selim karakterinin esin kaynağının, ailesinin askerlik geçmişi, bir dönem askeri öğrenci olması ve arap asıllı bir teğmene selam vermediği gerekçesiyle askeri tıbbiyeden atılması dolayısıyla, kendisi olma ihtimali pek kuvvetli.
Ateşli ve keskin bir üsluba sahip olan Atsızın, tarihteki çalışmalarıyla, fikirleri ve davası nedeniyle “kafatasçı” olarak nitelendirilmesinin sebebi nedir? Siyaset bilimi üzerinden yapılan bu nitelendirme, ne derece doğrudur? Tüm bunları tarihçilere ve siyaset bilimcilere bırakalım! Onlar, sonu olmayan bu konuyu tartışadursunlar, biz Hüseyin Nihal Atsız Bey’in edebi kişiliğine yürüyelim. Atsız romanlarında ilk olarak, kullandığı dilin yetkinliği ile göze çarpıyor daha sonra da aşk ve dava ikilemi ile. Şair bu ikilemi, meşhur Hun hükümdarı Metehan'ın sadakatlerini denemek istediği askerlerine, sevgililerine ok atmayı emrettiği zaman, bu buyruğu yerine getirmeleri üzerinden yorumluyor. Metehan'ın emrine uymayan askerin hatalı olduğunu söyleyerek, aşkın zayıflık olduğunu, bir erkeğin hayatındaki önceliğinin fikirleri ve davası olması gerektiğini ifade ediyor. Bu düşünceyi ispatlama gayesiyle Ruh Adamda, "Güntülün" adını verdiği yeşil gözlü bir kızla harp ediyor ve sonunda harbi kaybediyor. Her ne kadar dergilerde kaleme aldığı yazılarında “Bir Türk genci fikirlerine ve davasına gölge düşürecek ve onu bu yolda zayıflatacak kadar aşık olmamalıdır” dese de kendisinin yeşil gözlü bir kıza teslim oluşunu Ruh Adamdaki Geri Gelen Mektup şiirinden sezebiliyoruz:
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'
İmkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...
Aruz ölçüsünün kusursuzlukla uygulandığı ve üstün bir dil yetkinliği ile ortaya çıkan bu şiirden bir kere daha anlıyoruz ki; tarih, siyaset, felsefe, milli şuur, içtimai hiçbir fikir ve dava, aşka galip gelememiştir. Şiirin varlığı bile başlı başına, vatan ve millet sevdasının aşka karşı kaybedişidir. Adsız sevgilisini mezara kadar saklayacak olan Atsız bile, bir çift yeşil göze teslim olmak zorunda kalmıştır.
Geri Gelen Mektup şiirinin hikayesi ile ilgili ise son zamanlarda blog sayfalarında paylaşımlar yapıldı ve şöyle bir hikaye türetildi: Hüseyin Nihal Atsız öğretmen olarak atandığında gençliği fikir ve dava yolunda geçmiştir, bu yüzden hiçbir kadınla duygusal bağ kurmaya vakit ayıramamıştır. Atandığı okulda ise meslektaşı bir kadın dikkatini çeker, yeşil gözleri vardır. Atsız o zamana kadar hiçbir kadına ilgi duymamışken, gün geçtikçe bu kadına kendini kaptırır ve en sonunda kendiyle uzun mücadeleler sonucunda açılmaya karar verir. Bir şiir yazar ve sevdiği hanımın dolabına koyar. Sevdiği hanım ise zarfı bulduğunda Nihal Atsız’dan olduğunu anlayarak, zarfı açmadan, mektupta ne olduğunu merak etmeden, olduğu gibi Nihal Atsız’a geri verir. (Vural Egemen)
Hikayenin başkası tarafından yazılan bir diğer versiyonu ise şöyle: “Gençliği fikir ve dava yolunda süre geçen Hüseyin Nihal Atsız, Hiçbir kadınla duygusal anlamda bağ kuracak vakit ayıramamıştır kendine. Atandığı okulda bir meslektaşı ilgisini çekene kadar Atsız, bu eksikliği fark edememiştir. O kadının yeşil gözleri onu etkisi altına alabilmeyi başarmıştır. O ana dek hiçbir kadına ilgisi kaymamışken bu kadına yüreği akmaya başlar. Kendisine her ne kadar karşı koymaya kalkarsa kalksın bu ilgiyi üzerinden atamayan Atsız, en sonunda meslektaşına açılmaya karar verir. Bir şiir kaleme alır ve gizlice o yeşil gözlü hanımın dolabına koyar. Hanımsa mektubu bulduğu anda kimden geldiğini anlar ve zarfı açmaya bile yeltenmeden Atsız’a geri verir. Daha sonralar çıkardığı şiir kitabında Atsız, sözü geçen şiire “Geri Gelen Mektup” adını koyar ve yayınlar.
(Selda Gürsu)
Şairin hayatına, edebi kişiliğine ve “Ruh Adam” romanına dair detaylı bir tahlil yaptığımda, yukarıdaki hikayeler pek gerçekçi gelmedi. Zihnimde yeni bir hikaye belirdi:
Hüseyin Nihal Atsız bu şiiri, Atsız Mecmua’yı çıkardığı yıllarda kaleme aldı. 1931-1935 yıllarını kapsayan bu dönem, aynı zamanda eşi Mehpare Hanım ile ilk evliliğini yaptığı dönemdir. Mehpare Hanım, Darülfunun felsefe bölümünden mezun bir kadındır. Ruh Adam dikkatli okunduğu taktirde romandaki Ayşe Hanım’ın, Selim Pusatla tasavvufa dair diyaloglarından, Mehpare Hanım olduğu gün ışığına çıkacaktır. Bu sebeple Atsız’ın bu şiiri, öğretmenlik yaptığı yıllarda yeşil gözlü bir öğretmen arkadaşına yazmış olduğu iddiası dayanaksızdır. Kitapta adı geçen yeşil gözlü Güntülü’nün, eşi Mehpare Hanım’ın üç öğrencisinden biri olması daha bir kuvvetli. Aşk ve fikri dava ikileminde geçirmiş olduğu buhranlı o dört yıl, bende bu teoriyi güçlendirdi.
Romanı bu hususlara dikkat ederek okuyup sonunda bana katılır mısınız? Orası size kalmış... Yeşil gözlü kadına gelince, Neticede o yeşil gözlü kadın, (her kimse), milli davasını üzerine zırh gibi giymiş Atsız’ın zırhını delip kalbine erişmeyi başarmış…
Sevgili kardeşim, bu hikayeyle anlatmak istediğim: “Büyük konuşup gaflete kapılmamak.” Hayatta her an, her şey olabilir. Kocaeli’de veya Sakarya’da karşına yeşil gözlü bir kadın çıkabilir.
Şairin “Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse” dediği o nur, bu yeşil gözlü kadınların isimlerine de nakşedilmiştir. İsimlerine –nur eki eklenmiştir.
Bu kızların göçmen olma olasılığı yüksektir ve bu gruba en çok Makedon göçmenleri dahildir. Sen kendinden çok eminken, yeşil gözleriyle seni kalbinden vurabilir! Bir kere vurulup kaybettikten sonra geriye kalan her şey, tekrar aşık oluncaya dek tekrardan ibarettir.
Ahmet Olcayer
Kaynaklar
· Bozkurtlar Diriliyor, Atsız, N. H. (1949)
· Ruhsuz Adam, Atsız, N. H. (1972)
· Türk Ülküsü, Atsız, N. H. (2011) Yeniden Düzenlenmiş 5.Basım
· Gürsu, S. (2019) Geri Gelen Mektup Şiirinin Hikayesi, https://www.absurdizi.com/geri-gelen-mektup-siirinin-hikayesi/
· Onedio. (2016) Uğruna Şiirler Yazılmış 15 Kadın ve Şairlerin Onlara Adadığı Unutulmaz Dizeler, https://onedio.com/haber/ugruna-siirler-yazilmis-15-kadin-ve-sairlerin-onlara-adadigi-unutulmaz-dizeler-717038
· Egemen, V. (2014) Geri Gelen Mektup Şiirinin Hikayesi, https://srgz.blogspot.com/2014/06/geri-gelen-mektup-siirinin-hikayesi.html
Коментарі